10 Temmuz 2009 Cuma

Ruhuma Belki, Elbiselerime Asla

Şehir şehirlikten çıktı ya… 2006 Nisan ayında başlamış olup da hala hiçbir ilerleme kaydedememiş metronun yer üstünden Aliağa istikametine uzanan bölümünün paralelinden her geçişte basıyorum okkalı küfürleri. Yazıktır, günahtır. İyi kötü işleyen bir banliyö treni, şehirlerarası yolcu ve yük trenlerinin vızır vızır işlediği bir hattı kapattınız. Yerine yeni bir şey koyamadınız.

Bugün tersimden kalktım sanırım. Güne metro küfürleri ile başlayıp Altınyol küfürleri ile devam ettim. Kentin başka bir eksiği kalmamış gibi altınyoldaki bariyerler yarı büyüklüğündeki bariyerlerle değiştirilip üzerine gri – evet gri hem de gıpgri – renkte demir parmaklıklar döşeniyor. Yaklaşık iki ayda bu parmaklıkların Turan-Soğukkuyu istikametine yerleştirilmesi eylemi sürüyordu aslında. Hatta iki hafta kadar önce yeni bitmiş parmaklıkların üzerin baş aşağı bir şahin ve yolun öbür tarafında şahnin motorunu görünce şaşırmıştım bile. “Bir araç baş aşağı biçimde o demirlerin üzerine nasıl konar ve motoru da nasıl düşer?” sorusunu kendime sorup sonra da cevap bulamamıştım. Çilemiz bitmemiş Altınyolu demirliyoruz bu ara. Hem de sabah sabah, insanlar işlerine giderken tam da işe gidilen saatte ve hangi akla - demiyeyim hangi zihniyete hizmetse – tam da Karşıyaka’dan Konağa gidilen istikamette bir şerit kapatarak, yani o saatte trafiğin en yoğun olduğu yönde bir şeriti kapatarak demir döşeniyor bu şehirde. Söylemeye gerek var mı? Aynı anda aksi istikamette in cin top oynuyor, yolun tenha tarafını demir döşemek için seçmemek ise mühendislik dehası mıdır, ilgisizlik midir, eşşŞşeklik midir kara vereceğim derken önümden giden arabanın ürküp aniden şerit değiştirmek istemesi üzerine bir başka kişiyi kalaylamaya başladım dağarcığımdan çıkmış en gün yüzü görmedik iltifatlar ile. Kanuni Sultan Süleyman’ın saz heyetinin zaman zaman kulaklarını çınlatıyorum böyle ama…. Kardeşim öyle mi şerit değiştirilir Altınyol’da?

Bu şehri yönetenler, orasını burasını mahvedenler bazen beni kahretse de ben İzmir’i sevmeye devam ediyorum. Arada küfürleri sıralayıp negatif yükü boşaltıyorum. Biliyorum bu şehir bana sahip olmuş olabilir, ruhuma da belki çoktan sahip oldu ama elbiselerime asla sahip olamaz. Onlar benim.

Elbise dedim de, erkek modasına ilişkin bazı hayal gücü sınırsız zibidinin dizayn ettiği ürünlerin resimleri hazırlıksız bir anda karşıma çıktığı zaman, onlara da sinirleniyorum. Öyle erkek giysisi var ki, giysiye bakanın aklından “Bunu giyen bir kadın mı yoksa erkek mi?” sorusunu geçirtiyor olması yetmez gibi giyen mankenin savunmaya çekilmiş vücut dili de;
“Bakışlarımla yer bitirir cümlenizi mahvederim”,
“yersiniz yumruğu”,
“Ben kız çocuğu değilim, annem bu elbiseyi zorla giydirtti”,
“Bakın duş perdesi boşa gitmesin diye içini gömlek yapmak da mümkün”,
“Müfettiş Cluesoe ölmedi bende vücuda geldi”,
“Beynimin içinde bir ses, sürekli sapıkça şeyler yapmamı telkin ediyor, şimdilik uymuyorum ona ama her an her şey olabilir”,
“Çok çişim var bu etekimsi şeyi çıkartamazsam salarım, karışmam”

Sinyallerini aralıksız yolluyor bakanlara. Bu saçma elbiseleri giyen erkek mankenlere de, bunların giydiği cümle giysiye de, bu elbiseleri dizayn edenlere de kılım zaten.

5 yorum:

  1. geçenlerde bir blogda tarif ettiğin tarzda bir kıyafet görmüştüm. hatta o bir manken üzerinde de değildi. Yanlış hatırlamıyorsam New York'ta bir adamın üzerindeydi. Siyah, dapdaracık, bileklere kadar inen ve arkasında uzunca bir yırtmacı olan bir etek vardı adamın üzerinde. tarifi imkansız bir kötülükte duruyordu bana göre. ama adam sevmiş giymiş işte! :)

    YanıtlaSil
  2. toplum yanlış anlamasaydı şu cehennem sıcağında erkekler inan bana etekle çok rahat ederdi!(bacaklar hava alıyor ya o bakımdan söyledim inan bana çok rahat!)ama maalesef böyle bir şansınız yok ,şu adına moda dedikleri canavar size hep en sıkıcı en rahatsız ve sağlıksız kıyafetleri uygun görmüş mecburen asırlardır onlara mahkumsunuz ve de olacaksınız dönüşü yok!:)..bu nedenle, aslında içten içten erkeklere hep çok acırım.bir düğündü davetti ,kadın üzerine alır bir tek parça kıyafet püfüüür püfüüür gezer,ya siz;gömleği,ceketi,pantolonu ,yeleği,üstüne birde papyon yada benzeri boyun bağı,of of of of !söylerken bile pişiyor insan,siz nasıl dayanıyorsunuz anlamıyorum.yakışmıyor mu? yakışıyor hem de bazılarına çok fazla yakışıyor,özellikle simokin süper!:))))yaaaa bizlere yaranmak için nelere nelere katlanıyorsunuz,yazık sizlere gerçekten:)))neyseki sadece 3 ay bu sıkıntı ,kışın rahatsınız!

    gecenin bir yarısı davetsiz geldim rahatsızlık vermemişimdir inşallah ,ellerine sağlık viladimir seni zevkle okuyorum yola devam,)....

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Vladimir;
    Sevgili İzmir'imize ne oluyor? sokaklar hiç bu kadar kirlenmemişti.Belediyeler ödenek mi alamıyor ne? Koskoca şehir çer-çöpten geçilmiyor.Buna bir çare!

    Erkek kıyafetlerine gelince İzmir dışında neredeyse hiçbir şehirde şort giyemeyen erkekler ah bir de etek denese bu sıcakta çok iyi olabilirdi.Biz sizleri yadırgamazdık sevgilerimizle.

    YanıtlaSil
  4. ben sadi güran'ın çizimlerini bastırmış olduğu tişörtleri çok beğendim. giy onu, altına da ne giysen olur. çık öyle, gez işte : )
    hem sade, hem güzeller..

    çok güzel 3 mirkatlar. bak bi istersen =)

    http://www.sadiguran.com/

    YanıtlaSil
  5. Bir kaç gündür gördüğüm bir haber üzerine düşünüyordum. Hemen hemen aynı konularda ilk eleştiri senden geldi Vladimir. Ulaşım sıkıntısında yerden göğe kadar haklısın. Ve daha niceleri..

    YanıtlaSil

Yorumlar