25 Haziran 2009 Perşembe

Nerede O eski Casuslar?

Bugün yine kulaklarını az buçuk çınlattığım hocamın ellerinden öpüyorum.

Orta okul ve lisede sene başında sınıflarımıza eğitim yılının başladığı gün bayrak töreninden sonra ilk kez girmek biraz arbedeli olurdu. Tören bitiminde herkes çılgınlar gibi sınıfına koşarak o sene oturacağı yeri kapardı. Ben cam kenarı ve en arkayı her sene ne yapar eder kapardım. Ama yıl sonun kadar o sırada oturmuşluğum malesef olmadı. Sömestre tatilinden önce mutlaka öğretmen sırasının dibinde en ön sırada oturanla yerim mutlaka değiştirilmiş olurdu. Orta üçüncü sınıfta hocamızın yazdırdığı günceler beni kesmez olunca daha uzun soluklu bir şey yazmaya karar verdim.

Arka sıranın sefasını sürdüğüme göre okul açılalı daha bir ay kadar zaman geçmiş olmalı. Pencereden, bizim okul ile diğer okulu yıran tuhaf tünelimsi bir duvarın arkasındaki iki katlı evde yaşananlar dikkatimi çekmeye başladı. Casusluk öyküleri o sene bana çok cazip geliyordu. Bütün bir yaz taşradaki evin yakınındaki kütüphanenin müdavimi olmuş Baskan Yayınları'ndan çıkan tüm "Langelot Komiser X" ve "Kare AS" serilerini okuyup bitirmiştim. Bir müddet sonra dersler yerine evi izlemeye başladım. Eve giren çıkan insanların giriş çıkış saatlerini, kıyafetlerini, eve girenlerin hal ve tavırlarını, evin camlarından yansıyan gölgeleri not almaya başladım. Kesin bu işte bir iş vardı. Bu casusluk olayını aydınlatamazsam çok büyük kayıp olurdu. Dersimiz saat üçte bitiyordu beşbuçuğa kadar olan vaktimizde yatılı arkadaşlardan birini de kendime yoldaş seçip duvarlardan aşıp yandaki boş alana geçiyor oradan evi daha yakından beraber izliyorduk. O kadar izliyorduk, pek de kayda değer bir şey bulamıyorduk. Arkadaşım duvarlardan aşıp okuldan kaçarken bir gün yakalanacağımızdan korkuyordu. "Korkma" diyordum "iz üstündeyiz olayı aydınlatınca gazeteler bize ne biçim para verecek". Parayı duyan arkadaşımın gözleri hesap makinesi gibi ışıl ışıl yanıyordu. Yahudiydi, çok da cimriydi, paraya sınıf arkadaşlarımızın bir çoğundan fazla değer veriyordu.

Akşamları etüd sınıfında o gün aldığım notları gözden geçiriyor iki katlı evde bir casusluk entrikasının döndüğünden emin olmaya çalışıyorduk. Eve girmemizin şart olduğunu biliyor ama korkuyorduk. Casuslar birilerini yakalarsa işkence yapıyorlardı, en azından okuduğum kitaplarda hep öyle olmuştu. Yakaladılar mı önce bağlayıp kuytu bir yere saklıyorlar, sonra tam işkence yapacaklarken yakalanan asıl kahramanın arkadaşları gelip onu kurtarıyorlardı. Biz bu konuyu başkalarına açıp yaymak istememiştik. Yani yakalanırsak kurtaracak kimsemiz yoktu. Casusluktan geçtim, haydi eve girdik diyelim. Hırsız diye yakalanmak da vardı. Çekinmeliydik, biz de çekiniyorduk.

Arkadaşım yazın seyrettiği filmlerden biraz karate öğrenmişti, bana da birldiklerinden öğretti, zorda kalırsak saldırganların kolllarını arkaya büküp çelme takarak yere atabilir, böylece onları istersek tesirsiz hale getirebilirdik.

Bir gün saat beşi biraz geçtiğinde cesaretimizi zorladık ve evin arka bahçesindeki duvardan atlayıp içeriye girdik. Çalıların ardında yatmış kıpırdamadan duruyorduk. Başkasının bahçesine böyle duvardan dalmanın açıklanır tarafı yoktu. Ya yakalanırsak ne diyeceğiz şimdi diye beraberce bir yalan uydurmak için fısır fısır fikir teatisi yapıyordu. Görülürsek diye korkudan kıpırdayamıyorduk. Okulda etüd sati de yaklaşıyordu o kadar kısa sürede hayatta okula dönüp, sınıfımızdaki yerimizi almamız imkansızdı. Tam o sırada evin arka bahçeye bakan balkon kapısı açıldı. Yaşlı bir kadın balkona çıktı. Bize seslendi: "Evladım siz ne yapıyorsunuz orada?". Nasıl korktuk, bu casuslardan korkulurdu zaten. Araştırmacı yazarlık macerasına, ayaklarımız kıçımıza vura vura can havli ile kaçarken veda ettik.

O vakite kadar alınan notlar yeterliydi, küçük bloknotum dolmuştu bile. Mevcut notlara, gözleme dayalı delillere dönerek iki sayfalık bir bir casusluk öyküsü yazdım. Okuduğum vakit kendi hoşuma gitmemişti ama arkadaşım "harika oldu" diyerek beni gaza getirince ilk derste okudum. Öykü fos çıkınca nasıl utandım anlatamam. Casusluk öykülerini seviyordum ama yazamıyordum. Bir yerde bir yanlışlık vardı işte.

Ertesi sene, lisede ben doğal olarak yine aynı kişler ile"B" sınıfındaydım. Ancak kendi sınıfımdakiler artık hoşuma gitmemeye başlamıştı, onların arasında biraz aykırı kaçıyordum. Sürekli "A" sınıfındakilerle gezip, tenefüslerde bile onların sınıfına gidiyordum. "4A" sınıfının edebiyat öğretmeninin tayini başka bir şehre çıkınca bizim hocamız onların sınıfına da gitmeye başladı. Liseye kadar biz aynı hocaya alıştığımız için onun hali bize alışılmadık gelmiyordu. Ancak A sınıfı kadının her halini egzantrik bulmaya başladı. Kısa sürede edebiyatçımızın melamin su bardağı sesinden nefret ettiğini keşfettiler, ki biz yıllardır böye bir sese gıcığı olan kimseyi teşhis edememiştik. Yemekhaneden çaldıkları melamin bardakları ders ortasında kazara yere düşürüp zıplatmak sınıfın bir geleneği haline geldi. O kadar fazla abarttılar ki yan taraftan, bizim sınıftan bile zıplayan bardak sesi ile zıplar olmuştuk. Bardak işinin suyu kaçınca kurşun kalemin dibine diklemesine saplanmış toplu iğne ile çıkartılan sahte su damlası sesinin de hocamızı sinirlendirdiği haberi tüm okula yayıldı. A sınıfı gerçekten çok yaratıcıydı.

Seneler sonra A sınıfından bir şair, bir yazar, bir de müzisyen çıktı.

Hocamı da bir kaç yıl önce Kuşadası'nda gördüm. Cildi hala parıl parıldı, plaj çantasından çıkardığı Aslı Erdoğan kitabını okuyordu. Yanına gidip selam verdim. Beni tanıdı, çok mutlu oldu.

15 yorum:

  1. Eeee o evdekiler ne oldu, bak simdi fena halde merak ettim:))

    "A" sinifida pek yaraticiymis, Hababam sinifi gibi:))

    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  2. biz milletçe gözetlemeye çok meraklıyız!bbg lerde bu yüzden olmamışmıydı zaten!bir kaza olsa mesela anında karşı şerit tıkanır,kaza mahaline bakmaktan millet yoluna gidemez!meraklıyız meraklı!ama sanırım bu merakın sebebi hayatımızda herşeyin monoton olmasından kaynaklanıyor,değişiklikler (kavgalar,dövüşler,kazalar..vs)hep dikkatimizi o yana çevirmemizi sağlıyor!
    siz kadını gözetlerken belki o da sizi gözetliyordu kim bilir!:))

    YanıtlaSil
  3. Hocanın, Aslı Erdoğan kitabı okuduğu da nasıl bir ayrıntıdır? Önceki yazındaki versidin söze karşılık mı yazdın acep? :)

    YanıtlaSil
  4. ya sen neymişsin be arkadaşım iyiki yanında yakınlarınde değilmişiz yoksa nasıl yazardın bizi kimbilir :))

    bu arada hocanın a.erdoğan okuması (bu ayrıntı bir öncekine gönderme midir bu arada) çok iyiydi sevdim ben bu hocayı direk :)))

    YanıtlaSil
  5. yahu her yazıda mı bir macera olur? :) Ne atraksiyon bir adamsın sen böyle ya :) Yıllar geçmiş üstünden ama hala ne kdar güzel anımsayıp anlatıyorsun öğretmenini. herkese kısmet olmaz böyle izler bırakmak.

    YanıtlaSil
  6. Vladimir bugünkü tartışmaları görmeni istemezdim. çok üzgünüm :((
    benim hakkımda yanlış bir fikre kapılmanı istemiyorum.

    YanıtlaSil
  7. benimde ortaokulumun bahçesinde br ev vardı derslerden sıkılan cam kenarı öğrencileri hep o evi izlerdik sonunda evin sahibi gürültüden rahatsız olup evi boşalttılar hiç düşünmemiştik casus olduklarını belkide gizemli birşeyleri vardı tüh ...:)

    YanıtlaSil
  8. hocanın ellerinden öperim.
    bende geçenlerde ikouldaki örtmenimi :) aradım.
    kadın nasıl ssevindi.
    ağladı resmen.
    tlfonu var bazen arıyorum.sevindiriyorum.bende seviniyorum.
    bide casusluk işine hala meraklıysan bende de var bişiler.
    şüphelendiğim kişilerin listesi hazır.

    YanıtlaSil
  9. Sevgili arkadaşlar;

    Abi,

    :)) Yaşlanıyorum galiba eskilere sardırdım bu ara, biraz bu günlere dönmem lazım. :))

    Zİverbey,

    Teşekkür ederim :)

    Belgin,

    O ev hala orada duruyor ama evdekilerin casuslukla alakası olduğunu sanmıyorum. Ben keşke paparazzi ekibinde yer alsaydım, magazine yatkınım, gözlemlemelerim de maiallah yerinde :)))

    A sınıfı alemdi alem özellikle yatılılar.. A sınıfında neler olmuş olabileceğine dair daha kapsamlı bilgiyi Ercan Akbay - Erkekler ağlamaz isimli romanda bulabilirsiniz. Ercan Bey bizim okuldan bizden çok daha uzun zaman önce mezun olmuş bir büyüğümüz ama kitabında bizim okulumuza dair anlattıklarının benzerleri benim ve A sınıfının başından geçti. Ercan Bey kitabının 1997 yılında yazdığında okumuştum. Sonra 2007 yılında elden geçirip bazı bölümleri genişletince yeniden alıp okudum. İlk bölümleri okurken okuldaki günlerim gözümde canlandı. :)) Sevgiler..

    Sinderellaaa,

    Gözetleniyor olma ihtimalim aklıma gelmemişti. Sİnirlendim bak şimdi.. :)) şaka şaka.. Gözetlemeye yatkınlığım olduğunu kabulleniyorum..

    Ege Mavisi, Beenmaya,

    Arkadaşlar sizlerden korkulur. Ne kadar dikkatli okuyorsunuz biliyordum zaten ama bu kadar dikkat var ya beni acaip mutlu etti. Teşekkür ederim.

    Beenmaya,

    Genelde kendi halinde ama burnunun dikine giden biriydim işte. Okul yıllarımda çok eğlendim ben. Zaman zaman yazabileceğim o yıllara ait acaip anılarım var. Üniversite yıllarını ise daha yakın tarih olduğu için çok daha net hatırlıyorum. Öykülerimdeki bazı minik detayların tanıdık insanlardan ödünç alındığını itiraf etmeliyim. Biraz hayal gücünün yanına minnacık detaylar arkadaşlara selam niyetine :))
    ANımtrakımsı ve bana dair etiketlerindekiler ise komple doğru :))

    Çınar,

    Yatılı okulda okumuşların ortak kaderidir. Bizim için okul zil çalınca bitmiyordu. Gece ona yat ziline kadar sürüyor sonra sabah yedide tekrar başlıyordu. O yüzden anı çok olunca hatırlanana sayısı da fazla oluyor.

    Neslihan,

    Senin suçun yok ki. Orada yaşanan terbiyesizlik hiçkimsenin şahsi niyetlenmesi ile olmadı, dışarıdan sataşan bir kişi hariç tabii. Blogu olmayanların foruma başlık açabilmesi bence yanlış. Umarım bir tedbir alınır. Sen iyi niyetli olarak bir kaç görüşünü paylaştın sadece. Seviyeyi başkası düşürdü aşağıya. Şİmdi hepsi silinmiş zaten. Lütfen canını sıkma internet ortamında olur böyle saygısızlıklar, adamlar isimlerini gizleyince herşeyi söyleyebileceklerini sanıyorlar. Unutalım gitsin. :)

    İrma,

    Casus değildirler bence, benimkisi imajinasyonel hiperaktivite, can sıkıntısı, şımarıklıkmış işte.. :))

    Sewimsizbilgin.

    Öğretmenleri hatırlamak, gördüğünde yanına gitmek güzel. Geçmişinden birisi güler yüzle gelip sana hatırını soruyor, ne kadar mutlu olunur. Bence çok iyi bir şey yapıyorsun. Mutlu edelim öğretmenlerimizi.

    Listeyi merakla bekliyorum, ben casusu şıpppp diye tanırım hemen!!!
    :)))

    YanıtlaSil
  10. korkma bizden ya da şöyle yapalım ben a.erdoğanla tanışmak istiyorum bir yolunu bul ve tanıştır beni eğer tanıştırmazsan kork o zaman :))))

    YanıtlaSil
  11. teşekkür ederim vladimir. unuttum gitti.

    YanıtlaSil
  12. Vladimir ben yorum yazmaya devam edebilirmiyim,blogum yokta :D

    YanıtlaSil
  13. Gözetliyorum,Gözetliyorsun,Gözetliyor,
    Gözetliyoruz,Gözetliyorsunuz,
    Gözetliyorlar kısaca :)

    YanıtlaSil

Yorumlar