14 Mayıs 2009 Perşembe

Bir Dolu Kuş

Alfred Hitchcock; düşük bir bütçe ile siyah beyaz çekmiş olduğu "Psycho" filminin baş karakteri Norman Bates'in kuş uçmaz kervan geçmez bir coğrafyada döküntü bir otel işletmekte ve otelin arkasındaki tepenin üzerindeki uğursuz görünümlü evde annesi ile birlikte yaşamakta olduğuna inanmamızı ister film boyunca. Otelde ve evinde günahlar işlenmekte, bu günahlara izleyiciler adeta birer suç ortağı gibi katılmakta, evdeki günahlara seyircilerden başka evdeki duvarlara asılı, muhtelif mobilyalar üzerine tünemiş doldurulmuş kuşların gözleri şahitlik etmektedir. Seyirci bu günahlara birinci elden şahitlik ettiğini sanmaktadır oysa ki fena halde yanılmaktadır. Yönetmen filmin son sahnesine kadar seyirciye oyun ettiğini gizler. Sadece kuşlar herşeyi bilmektedir. Ancak onlar da zaten yıllar önce ölmüş kuşlardır.


Alfred Hitchcock'un bizde "Sapık" ismi ile tanınan bu filmini seneler önce TRT ekranından izlemiş, kimin masum, kimin suçlu olduğuna dair seyircisine ihanet üstüne ihanet eden bu filmini çok beğenmiştim. Filmin otele kadar olan bölümünde patronundan çaldığı para ile yollara düşmüş Marion isimli baş karakterin hikayesi anlatılır. Filmin yarısında Marion'un yanına Norman karakteri de eklenir. Norman'ın sırtında onu izleyen gözler vardır. Yaptığı her hareketi görür ve onu yargılar. Evde insanın yüreğine korku salan kuş gölgeleri vardır. Yönetmenin bir diğer filmi olan "Kuşlar"a fena halde göndermeler ile dolar ekran Norman'ın görünmesi ile.


Bu filmi izledikten sonra doldurulmuş kuşlar bana son derece itici ve eğer ev eşyası olarak kullanılıyorsa da hayli zevksiz gelmeye başladı.


Seneler sonra işyerinde bir öğleden sonra lak lak ederek vakit öldürürken herkes kendi beslediği ev hayvanından bahsederken bir arkadaşımız da eskiden muhabbet kuşu beslediklerini, annesi, babası, kardeşi ve kendisinin kuşun ölümü ile sarsıldıklarını ıgünlerce ağladıklarını söyledi. Haliyle kuşu merak edip sorulara boğduk onu. Kuşun kelime haznesindekiler sayıldı döküldü, odaya salıverildiğinde fırtınalı havaysa kimin omzuna tünediği, güneşli havada hangi sehpanın kenarına konup da çay tabağından su içtiğine dair muhtelif detaya boğdu bizi. Sustuğunda gözleri dolu doluydu. Kuşunu böyle sevmesi odada bulunan herkesi şaşırttı.


Arkadaşımız ertesi gün iş yerine tuhaf bir poşete sarılmış bir nesne ile geldi. Ofiste masasına yerleşince poşeti naylon hışırtıları içinde açmaya başladı, başlangıçta ilgisiz gibi görünmek istememize rağmen içinde ne çıkacağını merakla izlemeye başladık iki seyirci. Zarar görmesin diye iyice sarmalandığı belliydi. Tüm kağıt ve naylonlar bir kenara itilince masasının üzerinde ahşap bir tabana oturtulmuş minik bir dal ve dala tünemiş halde, kanatları iki yana açılmış, gagası aralanmış mavi, beyaz ve siyah renklerde bir muhabbet kuşu çıktı. Odadaki iki seyirci birbirimize baktık, sonra tekrar kuşa baktık.

Arkadaşımız bir gün önce başladığı hikayesini hemen oracıkta tamamladı. Kuş ölünce çok üzüldüğünü gören babası kızı daha fazla üzülmesin diye bir ustasını bulup ölmüş muhabbet kuşunu doldurtmuş. İşin erbabı kuşu hazırlayıp bir de saldırmaya hazır atmaca mizanesini yaratınca görev tamamlanmış. Yıllardır evindeki odasında duran kuşu arkadaşımız bizlere getirmiş. Kuş o gün geldi ve yıllarca o ofisteki kütüphanenin raflarından odanın sakinlerine gözlerini dikti dikti baktı.

Ben ölmüş hayvanların doldurulup sahipleri ile beraberliklerini sürdürmesi konusuna asla sıcak bakamadım.




5 yorum:

  1. yok ya hiç gerek yok yani ne bileyim ne kadar seviyorsan sev doldurulmuş bir hayvanı saklamanın da bir alemi yok gibi geliyor bana da yani ben korkarım, tuhaf hissederim, aklımda ona dair varolan güzel anlar, anılar hızla şekil değiştirir falan. varsın o benim anlarımda, anılarımda düşlerimde canlı olarak yaşamaya devam etsin...

    bu arada Hitchcock ve filmlerinden bahsedince 1 sene kadar önce otobüs durağında 2 tane karganın durak dışına çıktığımız an bize saldırma girişimleri geldi aklıma. otobüse atıp kendimizi zor kurtulmuştuk...

    YanıtlaSil
  2. zamanının Kült filmlerindendir "Psycho"...

    Kissed diye bir film tavsiye ediyorum sana. (daha önce söylemişmiydim bilemedim şimdi. 2. baskı oluyorsa özür.) Muhtemel filmi bulup türkçe altyazısını bulamayacaksın. İlgilenirsen mail et, sana alt yazıyı göndereyim.

    http://www.imdb.com/title/tt0116783/

    filmi de bulamazsan bir cd yapar veririm.. (tanıştığımızda...) :)))

    YanıtlaSil
  3. Beenmaya,

    Ölmüş hayvanı doldurup saklamak, özellikle de kendi evcil hayvanımsa inanılmaz dercede insanlıktan ırak geliyor bana. Yapmam. Fecaat bir şey.

    Abi,

    O filmi seneler önce duymuş ama İzmir'e gelmediği için izleyememiştim. Evet daha önce söyledin ve ben bulamamıştım, hafta sonu tekrar bakacağım, inşallah bulurum. Bulamazsam da yardımların için peşinen teşekkür ederim.

    Psycho'yu severek izlemiştim 90 lı yılların başında Gus Van Sant bir çılgınlık edip filmi cidden yeniden çevirmişti onu da izledim. Adam aynı filmi kare kare ilk filmin çekildiği mekanlarda, yol kenarında polisin kızı durdurduğu yer dahil olmak üzere yeniden çekmişti. Sadece duş sahnesinin finaline bir tuhaf farklılık vardı o da iki saniye sürüyordu.

    Kissed i iyice merak ettim. :))

    YanıtlaSil
  4. şimdi okudum bu da insan versiyonu...

    http://www.milliyet.com.tr/GaleriHaber.aspx?aType=GaleriHaber&ArticleID=1095100&PAGE=1

    YanıtlaSil
  5. ayyy çok itici buluyorum ben de doldurulmuş hayvanları ya. sincaplar bile kötü görünüyor yani daha ne diyeyim :(

    YanıtlaSil

Yorumlar