10 Mart 2009 Salı

Fırsattan İstifade

Sevilen ve anılarımızdaki yeri değerli olan şarkıların sözlerinin kırpıp yapıştırıp bambaşka bir şeye dönüştürülmesi ilk başlarda bir çok insanın tepkisini çekti, daha sonra kanıksandı, bunun insanların özel hayatlarına, değerlerine yapılmış bir saldırı olduğu düşünülmedi bile.
Hayatımız birilerinin bir şeyleri bizlere satmak için kendilerini yırtmaları üzerine kurulmuş. Televizyon kanalları niye var? Bizlere güzel güzel diziler izletsinler diye değil tabii ki, ortalama beğeni düzeyine hitab eden eğlencelikler, beyin uyuşturucu programlar yaratıp aralarına reklam kuşakları serpiştirsinler bunu yaparken minimum yaratıcılık ürünü yılan hikayelerini, onun eli bunun neresinde programlarını önümüze kaktırsınlar yeterli. Reklam kuşaklarını yarattınız mı gelsin üretici firmaların reklam şirketleri ile olan al takke ver külahları. Seyredilsin de, satsın da nasıl olursa olsun.
Yaratıcı bir reklamcının en son icadı ise aşağıda yer alıyor. Bir başka ülkenin başkanının resmi ile insanları kredi almaya ikna etme çabalaması. Bu buluş için kime kaç para ödendi acaba. Obamanın reklamda yer alan resminin kırmızı mavi renkli olanı aslında bir sanat eseri, bu sanat eserinden üretilen posterler kendi ülkesinde para karşılığında satıldı, elde edilen gelir ile evsiz insanlara yardım ediliyor. Bir sanat eserinden muhtaç insanlara bir fayda yaratılmaya çalışılmış, oldukça da başarılı.
A! ne güzel resim ben şu resmi alıp da bir reklamda kullansam ne zeki reklamcı sayılırım diye düşünen, reklamın arkasındaki süper zeki beyinler kime ait acaba? Sırf meraktan hani, öylesine soruyorum.
Konu şuradan dikkatimi çekti ve resmi de o sayfadan aldım.

17 yorum:

  1. Sabah gördüm bunu. Kafama çok takılmıştı. Yazısını yazacaktım kiii.. zahmet etmeme gerek kalmadı:) Bunu tasarlayan kişi ne de emindir "iyi iş" çıkardığından... "İtici" ..çok itici ve çoğu kişi için de "onur kırıcı". Gerçi her şeyi büyütmek ve aşırı ciddiye almak da ne kadar doğru bilmiyorum ama.. Reklam anlamında uzun zamandır karşılaştığım en berbat görüntü diyebilirim.

    "Televizyona çıkmak" espirisi de bence dehşet vericidir...

    YanıtlaSil
  2. tek kelimeyle trajikomik...

    YanıtlaSil
  3. ben de reklamı bu sabah gördüm. Tv de konuşuyor hem de obama. Bu da nereden çıktı diye düşünmüştüm ben de. Cidden değişik beyinler bunlar ya :)

    YanıtlaSil
  4. Fonda yeni ve umut beklenilen bir yüz olunca; olay insanların umutlarıyla birleşiyor ve reklam 12 den vuruyor herhalde...

    YanıtlaSil
  5. bunada yuhlanmazda napılır?
    yuhhhh yuhhhh
    bir devletin (Abd!!!) (Neden Abd tahmin edin!!!) başbakanının reklam yıldızı olması ne kadar bayalığık... bu ne anlam kargaşası, be ne perhiz, bu ne lahana?

    YanıtlaSil
  6. Bir reklamcı olarak şunu diyebilirim ki, reklamın iyisi -kötüsü olmaz.Şimdi telaffuz ettiğimiz Banka, burada da isim yapıyor, reklamı yürüyor böylece.. Yani kötü reklam bile, konuşturuyor ve hatırlatıyor.. Amacına ulaşıyor. Müşterilerdeki etkiyi bilemeyeceğim. Linkteki yazı da var zaten..Bununla ne verdiğini sanıyor müşterilerine, umut ?yenilenme? rating ?... Ama bizim insanımız öyle garip ki, Guneydoguda yapılan bir çekimi izlemiştim. Posta gelmiş bir köy evine.. Tayyip Erdoğan imzalı, "Sevgili Hemşerim, bize oy verin,siz değerlisiniz, bla bla şeklinde..." Evin babası mikrofona şunu diyordu.Tayyip bizi düşünmüş, mektup atmış, daha öncekiler bizi sayıyormuydu böyle, biliyor muydu? Tabi ki ona atacağız oyumuzu"... Adam herkese atıldığının idrakında değil, kendine saymış o mektubu.. Öyleyiz işte...

    YanıtlaSil
  7. reklamdaki aktörü fazla benzetmedim ben. brajeshwari ye katılıyorum, konuşturuyor ve dikkat çekmiş. bu ülkenin yolları uzaten taksicileri, kazıklayan ustaları, para yiyen politikacıları etikten ne kadar anlıyorlara, reklamcılar da ynı tas aynı hamam.

    YanıtlaSil
  8. Amerikada Atatürk reklamı yapılsa,biz napardık ? Bunu düşündüm bugun..

    :)

    YanıtlaSil
  9. Sevgili 'Brajeshwari' bizim değilde Amerikalıların bakışı ne olurdu?

    gerçi bakar geçerlerdi kesin, nede olsa duyarsız insanlar ..
    yada bir anlam dahi veremezlerdi :)

    (Geçerken uğradı..)

    YanıtlaSil
  10. Reklamın iyisi kötüsü olmaz sözünü yazımın içinde kullanmayı düşünmüştüm. Ama hemen ardından reklamın iiyisi kötüsü olmazı da kırabilecek bir reklamcının çıkmasını beklediğimi de yazmak istemiştim. Başka bir yazıda üzerine fikir yürütülebilecek bir konu aslında.

    Bence iyisini yapıp da akılda kalıcılığı hedeflemek daha iyi. Bu reklam benim için yetersiz çünkü yeterince zekice kurgulanmamış, mantık hataları var. Obama'nın dünya üzerinde bir umut dalgası yaratması ayrı bir reklam stratejisi, seçim sloganı. Siz o umut dalgasını alıp da kredi reklamına adapte ederseniz mantıksızlık etmiş olursunuz. Ekonomik krizde insanların umudu kredi almak mı olacak, bu imkanı dünya mı kıskanacak. :))

    Aslında bir başka banka 10 Kasım civarlarında Haluk Bilginer'i Atatürk rolünde, reklamlarında kullanmıştı. O da ayrı.

    YanıtlaSil
  11. ben de Brajeshwari'ye katıldım...
    bu reklam amacına ulaşmıştır kısa zamanda.

    YanıtlaSil
  12. Ah keşke Vladimir.. Yani herşeyin "iyisini" yapan gibi, reklam içinde zeka, pırıltı ve cidden iyi bir emek görebilsek... Ben kendi yaptigim işlerden şöyle bir örnek verebilirim. Kendi işlerimde okulumunda verdiği sanatçı disipliniyle hep çok idealist oldum. Bir gün bir iş aldım.Yeni bir marka, kurumsal kimlik çalışması.. Herşey bana ait.. Sadece firmanın ismi için istedikleri şeylerin altını çizdiler. Tamam dedim. Günlerce hem isim için hikaye ve konsept bulmak için okudum araştırdım, hemde renkler, biçim nedenlerle ilgili çizdim durdum. Sunum kısmına geldiğimde hikayeyi anlattım. Ne düşündüğümü, firmaya ve bu kimliğe nasil bir yaklaşım sergilediğimi.. Neyse 3 örnek sunum yaptım. Hepsi sağlamdı. Hikaye firmanın kişiliği, çıktığı nokta ve hedef için mitolojiden bile alıntılarla yürüdü..Yüzüme baktılar baktılar..Biz şunu begendik ama şunu silip, bunu böyle yapıp, orasinada çiçek kondur gibi birsey soylediler. Olmadı ikna etmek.. Eşyalarımı taşıyıp,ben idealistim, böyle olmaz, "çalışmıyorum" sizinle deme lüksüm yoktu.. Reklamın içinde, reklamcı dışında da başka kriterler giriyor. Bu anlamda zekayı sadece reklamcıda aramamakta gerekli...

    Çok yazdım..Ama idealistim bir reklamcıyım hala..Savunmadayım:)

    YanıtlaSil
  13. Benim tam ifade edemediğim belki de sistemin çarpıklığı, müşteri de bilinçli değil, onca kurumsal kimliğe ve geçmişe rağmen adamlar etik olarak yanlış olanın farkına varma taraftarı değiller belki.

    Adamların biz şurasında şunu istiyoruz demesini yanlış buluyorum. Onca emek var otur, anla, özümse neresinde istediğin gibi olmadığının

    Aslında uzun lafın kısası ben kim oluyorum da bunları diyorum ki?
    Bana da ne oluyor?
    :)

    YanıtlaSil
  14. Bu arada türk firmalarının genel problemi; ne kadar kurumsallaştık deseler de patron firması olmaktan kurtulamıyor olmalarından başlıyor. Branşları profesyonel yöneticilere ya da iş yaptırdıkları kimselere bırakamıyorlar bir türlü. Finansmancısına bile adam karar almakta uygulamakta yetki bırakmıyor. Son kararı kendi veriyor önce nakit akışı sonra firmaları güme gidiyor. Hele reklam konusu olunca adam son dakika da bir fikir yumurtluyordur elbette. :))

    YanıtlaSil
  15. Vladimir kesinlikle haklısın,
    2 sene önce bir toplantı için sinevizyon filmi gerekti ve özel bir şirketle görüşmeler başladı.
    1ay öncesinden başlanmasına rağmen film okadar çok değiştiki izleseniz inanamazsınız.
    Reklam şirketi istekleri alıyor hazırlıyor yönetim kurulundan biri birşey söylüyor tekrar değişiyor..
    ...
    Gösteri için son gün hatta son saate girdik fakat film halen elemize gelmedi, Cumhurbaşkanı toplantıya gelecek içeride polis köpekleri korumalar arama yapıyor yani gelmesi an meselesi ve film halen elimize gelmedi..
    program başlamasına 10dk. kala film geldi getiren kişi reklam şirketinin sahibi ve adam eşofmanlarla gelmiş çünkü gece uyumadan tüm şirket film hazırlamış.
    Sonuç olarak;
    - Patron herşeye karışır, hatta patronun arkadaşı, eşi, oğlu ve tüm sülalesi karışır. tesadüfen ziyarete gelmiş çay içen birine bile fikir sorar yine karışır.
    - Görev verdiği departmanlarda ki hiç bir yöneticisine güvenmez.
    ve tün şirket yıpranmış vaziyette plansız halde işi şans a bırakarak iş yapar..
    Patron herşeyi bilir ve hep haklıdır..
    ...
    paylaşmak istedim..

    YanıtlaSil
  16. Kesinlikle patronlarda yersiz bir cevvallik var.

    YanıtlaSil

Yorumlar