23 Ekim 2008 Perşembe

Gençliğe Elveda

Arkadaş evi arıyorsunuzdur. İlk kez gittiğiniz bir muhittir. Ona sor, buna sor en nihayetinde bir apartmana gelirsiniz. Elinizdeki adreste, "Ankara" apartmanı yazmakta, önünde durduğunuz apartmanın tabelasında "Angora" yazmaktadır. Kısa bir müddetliğine "hönnnk" olursunuz. Hava da sıcaktır. Basıp gidesi gelir insanın. Zillerde kapı numarası ve isim de yoktur. Sadece bir zilde kimlik belirten ibare olarak kapıcı kelimesi yazılıdır.

Basarsınız zile. Bekle bekle. Bir reaksiyon yaratamadığınız için bu sefer daha kuvvetle basarsınız. Kapı otomatiğinden kaynaklanan "Tırrrrakkktadank" sesi ile kulaklarınız tırmalanır. Kapıyı iter ve girersiniz. Zemin kattan bir kapı usulca açılır. Kapıcı dairesinden iki kuşku dolu göz sahibesi bir kadının kafasının yarısını dışarıya uzanır. Kuşkuyla bakan gözler sizi büyük bir ilgisizlikle tartmaktadır. Sorarsınız "Hödene töodene zödene adreste madreste angora nankara viııyinn?"

Kadın az düşünür. Öz cevap verir:

- Ben bilmem beyim bilir.

Az evvel kuşkuyla açtığı kapıyı tereddüt etmeksizin "Dirrrrannktadanak" kapatır üzerinize. Kalakalırsınız orada. O ses kafanızda yankılanmaya devan eder:

- Ben bilmem beyim bilir.

- Ben bilmem beyim bilir.

- Ben bilmem beyim bilir.

Bu cümle ile lafa bir yöresinden dalmış insan formundaki süzme kişi ile hayatında ilk kez karşılaşan türk gencinin, önce başı ufaktan ufaktan döner, gövdesi öne arkaya hafif sallanır, bayılmamak için en yakınındaki kapının pervazına tutunur, pervaz bulamazsa duvarlara yaslanır, rüya olmadığını anlamak için kendini çimcirir. "Ben bunu işitiyor olamam bu anı yaşamıyorum, doğru duymuş olamam" cümlesinin versiyonlarını içinden tekrarlar. Doğru duymuştur. Doğru duyduğunu idrak ettiği an delikanlının ya da genç kızın dumur anıdır. Gerçi asla ilk duyulduğu andaki kadar tesirli değildir. İlkinden sonra tekrarı çok gelir, ömür boyu duyulur. Bu cümleyi kanıksadığınızda dönüşümünüz tamamlanmıştır, genç değilsinizdir artık.


Resimde Mona Rıza Hanımefendiyi yüzyıllar ötesinden kendisine bakan insan kitlelerini kuşku ile süzerken görüyorsunuz. Dudaklarında gizlenmiş masum gülümsemeye ve ellerin kavuşturuluşundaki müstehzi havaya hatta arkadaki ağaçların arasından yankılanan fantazi müziğimizin ölümsüz örneklerinden "Sabah vakti taviz verdim sevdiceğime" isimli eserin sözlerindeki, gizemli vaadlerle yüklü samimiyete ayrıyeten dikkat lütfen !!!

7 yorum:

  1. kapıyı aralık bırakmadan önce, "dur Çocuuum Amcana sorayım " demediğine göre biraz büyümüşsün Vladimir:)

    Bir de kapı üstüne kapanmış ya... Ona güldüm.. Çocuktan değil- delikanlı da değil - kelli ferli erkekten sayılıp, namahrem görünmemek adına kapı üstüne örtünmüş:)

    Bu kadının sahibi bey, kapıyı açıp-soruyu tekrar senden alana kadar da "kapıda dut gibi bekleyen Erkek güzeli" de seçilmişsin üstelik..:)

    YanıtlaSil
  2. resime bayıldım, leonardo vinci bu montajı görse sanırım adamcağızın tansiyonuna bir haller olur :p

    YanıtlaSil
  3. Sana feci güldüm ama Brajeshwari'nin esprileride yabana atmış deilim.Süper yazıyosunus yaa..

    Bu arada naptın buldun mu arkadaşını ben orasını merak ettim =)

    YanıtlaSil
  4. "ben bilmem beyim bilir" olayı kadınları daha bi allak bullak ediyor sanki. yani ben kaldım durduğum yerde ki ilk kez de okumuş değilim. bana da demişlerdi bir seferinde. kadın haraketi başlatmak, aslında onu da yapmamak, bu dünyadan tüğmek istiyorum.leonardo'ya selamını söylerim.

    YanıtlaSil
  5. bazen benimde diyesim geliyor hatta birkaç kez yorumlarda falan demişimdir ama biri çıkıp da sorsa hadi beyine soralım ben bekliyorum diye işte o zaman verilecek bir cevabım olmadığı gibi soracak bir beyim olmamasının da ezikliğini yaşarım :))

    YanıtlaSil
  6. ödülünüz gizli bahçede sizi bekliyor bir uğrayıp alırsanız sevinirim :)

    YanıtlaSil
  7. Gecen facebook da arkadas paylasmis mona riza'yi begenmezsen operim seni diyordu.

    YanıtlaSil

Yorumlar