3 Eylül 2008 Çarşamba

Sakızın Tadı

İzmir'de bu sene, Alsancak Vapur iskelesine hayli nazır, Sakız Adası adında bir mekan açıldı. Yaklasik bir ay kadar önce dört kafadar bir akşam yemeği sonrasında kahvelerimizi orada içmeye karar verdik. Masamıza henüz oturmuştuk ki garson elinde bir tepsi ile yanımıza geldi. Bizlere getirdiği dört bardak su ve dört adet menüyü masamıza bırakarak gitti. Soğuk su bardaklarının her birinin içinde birer çay kaşığı ve kaşıkların içinde bir tutam sakız reçeli vardı. Önce bu manzaraya baktık, sonra da birbirimize. O anda karar vermiştik tatilde sakıza gidilecekti. Öksüz doyuran iriliğindeki fincanlarımızdaki kahvelerimizi içerken takvimden sayfalar uçustu. Hiç niyetimiz yokken sohbet uzadı, sonra gelsin birer kadeh kırmızı şarap.
Plan proje işlerinde Fiyonk iyidir, o oturdu yazdı bize senaryomuzu, çizdi rotamızı. Ağustosun son haftasında Çeşme'den çıktık yola.
Yola çıkmamız ile varmamız bir oldu. Meğer Çeşme'nin karşısındaki o karaltı, elini tutsan yakalayacağın yer Sakız Adası imiş. Bizim Fiyonk plan projede iyidir ya sanmayın öyle rezervasyon falan yaptığını karşımıza çıkan ilk yerde geçireceğiz o geceyi. Ver elini Hotel Filoxenia. Filoxenia "İhtiras Tramvayı"nın finalinde yer alan ve insanin içini yakan Blanche DuBois tiradinda bahsedilen "yabancilarin nezaketi" manasına gelen bir isim. Yabancıların nezaketi; çok kibar ama fazla uzak, dokunamadığınız bir sıcaklik gibi. O geceyi orada geçirdik. Limandan gelen gemilere nazır yedik yemeğimizi, sonra da tumba yatak.
Sabah otelden çıkıp vurduk kendimizi kuzeye doğru yola. Bir yandan da "Aaa TurkCell çekiyor burada" nidaları ile seviniyoruz. Binaların arka tarafında çekmiyor ama sahilde kalırsak Türkiye'den hiç ayrılmamış gibi mesajlaşmak bile mümkün. Tatile çıkıyor herseyden ayrılıyor mesajlaşmaktan kurtulamıyoruz. Eh yazmak kanımıza işledi artık, şu bloglar sağolsun. Mesaj çekecegim topu topu üç kişinin tamamı da yanımda olunca "kime bu mesajlar?" kafam karıştı biraz. Tatile çıktım ya mesaj kaygısı taşıdım sanırım.

Yol kenarında avare avare ağaç diplerindeki yosunlardan yön takip etmeye gerek kalmaksızın kuzeye doğru ilerlerken benim sabahları erkenden kalkıp dolaşmak istediğim deniz kenarının bir benzerinde bulduk kendimizi. Ve tam karşısında otel/pansiyon kırması binalar. Birisine girdik, kişi başı 16 EUR artı kahvaltı fiyatına anlaştık çat pat türkçe, yunanca, ingilizce karışımı bir dilde.

Ben kaldiğim yeri de orada geçen bir haftayı da çok sevdim. Sanki zaman yolculuğu yapmıi da 1970'li yıllara ışınlanmış gibi hissettim kendimi. Arkadaşlarla çok keyifli sohbetler yaptık. İki adet tur alıp tüm adayı ve güzel koylarını dolaştık. Ben bolca geç yatıp çok erkenden kalkarak sahilde dolaştım.
Sahildeki dalgalara, yeldeğirmenlerine, odamdan avluya açılan daracık hole, rüzgarda kıpırdayan perdelere bakarak üç tane öykü yazdım.

Bu güzelim ada bizim elimizde olsa ne halde olur nasıl tıklım tıklım dolar taşar, kokoreç, döner kokusu, yüksek volümlü müzikten ve doğuştan antipatik tiki kalabalığından geçilmezdi geyiğini yaptık bol bol.

Konakladığımız yerin avlusunda akşam üzerleri oturup soğuk beyaz şarap içmedik ama ondan daha güzel serin mi serin kırmızı mı kırmızı şaraplarımızı içip sıkı muhabettler ettik.

Dönünce Çeşme'ye, dogru Kumrucu Şevki'ye. Aklımız masadaki Lal renkli şarapta, sakızın tadı damağımızda kaldı.

18 yorum:

  1. Hoşgeldin Vladimir. Eğlenmene çok sevindim. Eminim anlatacak çok şey birikmiştir. Merakla bekliyorum.
    Bir de Abi'ye ulaşabilirsen bilahare konuşalım İzmir buluşması tadında. ;)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. özendirici bi gezi olmuş.vize veya pasaport gerekiyor mu yunan adalarına gidebilmek için?
    tekrar hoşgeldin:)

    YanıtlaSil
  3. Resme bakilirsa, herbir yeldegirmeni icin bir hikaye yazilmis bu tatilde:) Yani uc degirmenine toplam uc hikaye. Fiyonk bu saptamami postitine yazsin ve bir dahaki sefere sizi yeldegirmenlerinin daha bol oldugu bir tatil beldesine gotursun:)

    Saka bir yana hosgeldiniz Vladimir. Hikayelerinizi merakla bekliyorum(z).

    YanıtlaSil
  4. Hoşgeldin Vladimir :)

    Dinlendirici bir tatile benziyor, ben özellikle sakız ve yel değirmenlerini sevdim :) Ama yazı çok kısa olmuş, ben devamını bekliyorum. O 3 hikayeyi de bir gün yayınlarsın umarım :)

    YanıtlaSil
  5. Sevgili arkadaşlar,

    Egemavisi,

    Çok teşekkür ederim, gerçekten bir izmir buluşması yapmalıyız daha da fazla ertelemeden bence. Bu arada senin sayfanda yorum yazamıyorum, bu duruma üzülüyorum.

    Delikanlı,

    Güzel ve hayli kolay türkiyedeki bir çok yerden ucuz, sakin ve serin bir gezi oldu hoş vakit geçirdik.

    Eskiden adalara günübirlik seyahtlerde vize istenmezken şimdi Avrupa Birliği üyesi bu ülkeye giriş için vize şart ve birlik üyesi her ülkede olduğu gibi 180 gün içinde 90 günden uzun knaklama yapılması mümkün değil.

    Vize almak korkutmasın hayli kısa sürede alınıyor biz izmirdeki bir tur şirketinden bu konuda yardım aldık. Gerçi benim arkadaşlarımın vize problemi yoktu bir tek ben vize ile gittim.

    Kremali'nin annesi,

    Evet :)))) !!!! Yeldeğirmenleri ile ilgili hayli uzun bir taslak yazdım onu sadeleştirip buradan sizler ile paylaşmak istiyorum.

    Çınar,

    Tatil kısaydı ama iyi geldi, yazı kısa oldu haklısın. AMa öykülerimden ikisinde sakız ile ilgili izler var, düzenleyip paylaşacağım söz.

    YanıtlaSil
  6. Vladimir, özlettin kendini. Hoşgelmelmişsen. Fotoğraflara bayıldım. Dokunumadığım sıcaklık bile olsa öyle bir yere gitmeyi özlemişim:))

    YanıtlaSil
  7. Vladimir,
    Sorun nerde acaba? Yorum ayarlarına baktım, bir terslik göremedim. Bak canım sıkıldı şimdi.

    YanıtlaSil
  8. Gezdiğin gördüğün senin olsun sen yazdığın o üç öyküden söz et :) Şaka bir yana, hoşgeldin Vladimir ve iyi ki geldin :)

    YanıtlaSil
  9. başladığın fotoğrafla bitirince yazını.. birden hayat bir kısırdöngü cümlesi uçuverdi beynime.. :)

    YanıtlaSil
  10. Hoşgeldin Vladimir:))

    tatilde geç yatıp yıldızların keyfini çıkarıcaksın, sabah erken kalkıp sabahın serinliğini yaşayacaksın..

    YanıtlaSil
  11. Tabiat Ana,

    HoSbulduk.. tesekkurler :)

    Sem,

    Evet arada degisiklik yapmak iyi geliyor degil mi?

    7. Oda,

    O kisir dongu hissini verebilir miyim acaba diye ayni bardak masa ve sandalyenin cok minik farkli versiyonunu ozellikle koymustum. Kisir donguye geri donduk tatilden boyle iste :)

    Ferhanca,

    Tatil konusunda kesinlikle ayni fikirdeyiz, erkekn kalkmanin guzelligi hic bir seyde yok aslinda. Insan kendini oyle zinde hissediyor ve upuzun bir gunu olyor ki insanin kiymetini bilmek lazim
    :)

    YanıtlaSil
  12. Merhabalar.. Bloğunuzu tesadüfen görüp okudum..
    Eşim Türk soylu Yunan vatandaşı iken yıllar sonra T.C. oldu. O yüzden Yunanistan'ı epey gezdik. Sakız adası gerçekten de farklıdır. Eski yıllarda Yunan asillerinin yazlarını geçirmek için geldikleri sakin ve klas adadır.Samimi bir adadır. İki kez geçince minik çarşısında sizi tanıyıp ''Yasu!!'' diye seslenirler))) . Bir araba kiralayıp kayaların arasındaki dar yolları tırmanmaya başladığınızda aniden minik bir koy manzarasıyla karşılaşırsınız. Lüks olmayan sıra sıra lokantalar üste hepsinin evleri... Saat iki olunca siestaya başlayan sakız halkı genelde motorlarıyla bu koylara gelirler. Lükslükten uzak lokantalarda sevimli azıcık da tembel sahipleri tarafından karşılanırlar. herkes birbirini tanır burda. Kocaman bir ahtapot kolu sadece size ait olarak gelir. Reçina denen çam kokulu Yunanistan da gazoz gibi giden şaraplarınızı yudumlayıp; İstakoz balık derken anlamadan hafiften başınız döner akşamı edersiniz. daha sonra her yer sessizce boşalıverir. uykuya gider herkes evlerine.. Akşama ;geceye hazırlanır hem iş yerleri hem de eğlence yerleri...
    Sakız adası minik koylara saklı güzeliklerle doludur. Çünkü yıllar evvel korsan gemileri hep bu adaya baskınlar yaparmış. Bu baskınlardan korunmak için gizli ve uzak yerleşim bölgelerinde yaşarmış adalılar...
    Dar yollardan geri dönerken köylerden geçerken eğer mevsimindeyse köylü kadınların sakız ayıkladıklarını görürsünüz kocaman çarşaflar içinde.. nasıl topraktan kabuğundan ayrıldığını görseniz niye bu damla sakızı bu kadar pahalı anlarsınız. Zordur pirinç ayıklamak gibi meşakatli..
    Adadakiler sabırlıdır. Severler minik işlerle uğraşmayı. Emekli bir öğretmen 10 sene boyunca evinin bahçesiyle uğraşmıştır.Ne yapmış biliyor musunuz. Mermeri işlemiş. Evin duvarları bahçe kenarı bastığı yer her yeri mermerle döşeyip onu işlemiş.Minik üzüm asmaları bahçe duvarında yunuslar balıklar güller hep mermerden ince ayrıntılarına kadar işlenmiş. kesin görmeliydiniz.
    Umarım bir soğuk frape ve reçina içmeden ayrılmadınız bu güzel minik gizemli adadan..
    Hukuk danışmanlığını üstlendiğimiz sakız adası kafeyi beğenmenize de çok memnun olduk. Demek ki orada o nostaljiyi yaratmayı başarmışız ki siz daha sonra Sakız adasına doğru kocaman bir adımı bir kerecikte atıvermişsiniz.
    Hep böyle adımlar atıp yakın uzak keşfedilmeyi bekleyen tüm güzeliklere..

    YanıtlaSil
  13. yeterince özendiriciydi zaten anlatımın bi de bahar'ın ki olaya tuz biber ekti şimdi görmemek olmaz:)

    YanıtlaSil
  14. gidilmeli haklısınız!!!!
    Ama başta öyle şaşalı bir şey yok. Minik bir kordon ve de şirin kafeler. Huzurlu rahatlarına düşkün öğleye kadar çalışan insanlar...herşey gibi tanımak içine girmek keşfetmek gerek.
    Bi o kadar da yaşadığımız yeri deeee....

    YanıtlaSil
  15. Burasını mutlaka görmek istiyorum. Günübirlik değil ama. Aynı Baharın anlattığı gibi, keyfini çıkara çıkara.
    Sanki tanıyorum ben bu Bahar'ı... :)

    YanıtlaSil
  16. Şule;

    Dünya küçük derler, İzmir haliyle daha da küçük tanıyor olabilirsin bence :)
    Bu arada bu kadar yakındaki bir yere gitmediğine şaşırdım desem?

    YanıtlaSil
  17. Deme Vladimir. Şartlar uygun olacak, vizen olacak, ve kafa dengi arkadaşın olacak.
    Bu üçünün aynı anda gerçekleşmesi halinde fırsatı kaçırmam, bilirsin. :)

    YanıtlaSil

Yorumlar