13 Aralık 2007 Perşembe

İHANET MERDİVENİ – Bir Aşk Melodisi – Bölüm 41

Bakırköy’deki 5 katlı apartmanın beşinci katı. İç mekan. Misafir odası. İki kadın. Anne ve Şeyma, ve TV. TVde Seda Sayan bir rezalet çıkartmaktadır. Seyirciler buna hayran, olaya iştirak etmeye çalışmakta çıkan rezaletin bir parçası olabilmek için birbirlerini yemektedir. Şeyma gözleri yaşlı gergef işlemekte, anne bir elinde dumanı tüten bir sigara, diğer elinde TV nin uzaktan kumandası sinirli sinirli bacağını oynatmaktadır. Kanalı değiştirdi - değiştirecek gibi bir hali vardır. Şeyma annesinin sinirli haline kızmakta mamafih siniri dile getirmekten özenle kaçınmaktadır. Şeyma 3 ay öncesini hatırlamaktadır.
..... bulutlar bulutlar .....

Antalya - wonders of the world, topkapı - iç mekan - geceyarısı - İki sevgili yatakta sigara içmektedir.

- Hayatım bu ilkti biliyor musun?

- Canım benim Şeyma'm. Bu benim için çok anlamlı sen de bunu biliyor musun?

- Aşkım.

- Bebeğim.
- Ruhum.

- Hayatımın manası.

- Seninle tatile çıktığımız iyi oldu aylardır ilk defa huzurluyum.

- Şeyma’cım benimle balkona çıkar mısın?

- Tabii, neden olmasın. Yoksa yine mi sürpriz yaptın bana?

- Çıkınca görürsün nonikom.
Çift vücutlarını çarşafa dolayarak balkona çıkar. Balkonun karşısındaki duvar olması gerekenden fazla aydınlıktır. Bilboardun üzerinden şu sözler durmaktadır:

"Şeyma, nazlı kuğum. Benimle evlenir misin?"

- Ay Berkalp!! İnanamıyorum.

Şeyma ağlamaktadır.

- Aşkım neden ağlıyorsun.
- Bunlar mutluluk gözyaşları. Mutluluktan ağlıyorum.
- Mutluluğumuz hiç bitmesin bir tanem.

(böğğğğkkkk iğranç)

- Cevabını bekliyorum

- Evet.. Milyon kere evet....

Bu hatıralar Şeyma'nın içini sızlatmakta, gergefinin üzerine mutsuzluk gözyaşları akıtmakta ama bu gözyaşlarını burnundan soluyan annesinden gizlemektedir. Evlenme kararını aldıktan sonra mutluluk içinde istanbul’a dönülmüş, ancak bir türlü Berkalp'in ailesi ile tanışılamamıştır. Gençler kendi aralarında nişanlanmış ama Şeyma'nın ailesine haber verilmemiştir. Yüzükleri Timurcan ve Sude takmış, kendi aralarında kutlama yapılmıştır. Nikah zamanı için gün belirlenememekte, Berkalp sürekli olarak babam “Frankfurt Şubesini açar açmaz evlenicez söz” demekte ama tadilatlar bitmemekte, şube bir türlü açılmamaktadır. Berkalp bazen günlerce aramamakta, Şeyma aradığında cep telefonunu meşgule almaktadır. Kız yemekten içmekten kesilmiş, sinirleri bozuk hatta laçkadır. O bakımlı hali gitmiş, bakımsız bir hal almıştır. Sürekli Muazzez Ersoy'dan şarkılar mırıldanarak kendini banyoya kilitlemekte, habire Berkalp'i aramakta bir türlü cevap alamamaktadır. Banyoda kilitli olmadığı zamanlarda hülyalı bakışlarla tavanı, pencereyi seyretmekte Berkalp'i aramayı düşünmektedir. Annesi buna üzülmekte, "Şeyma bak en sevdiğin yemeği yaptım, niçün bir şey yemiorsun kuzum" diyerek hiç alışık olmadığı şefkati göstermektedir. Böyle kendini üzüm üzüm üzerken 3 gün önce olanlar Şeyma'yı daha da derin kederlere gark etmiştir.

-------------------- 3 gün önce --------------------

Kapı çalınır.

- Kızım kapıyı açar mısın?

- Sen aç anne!!

- Kızım aç işte delirtme beni.
Şeyma bu ısrarlı tutum karşısında daha fazla direnç gösteremez ve kapıyı açar.

Dışarıda Lale Belkıs'ın gençlik hali ve yanında beş yaşındaki Ömer'cik durmaktadır. Şeyma tuhaf bir uğursuzluk sezmiştir. Türk filmlerinde görmeye alışık olduğu bu sahnenin kendi başına gelebileceğini asla düşünmemiştir. Siniri bozulmaya başlamıştır ki….

Lale ağzını açar. Gelin görün ki gözlerini yummamıştır:

- "Berkalp'in yakasını bırak. O benim. Mutlu bir evliliğimiz var, babamın fabrikasında genel müdür, bu da aşkımızın meyvası Ömer. Saadetimizi gölgeleyebileceğimizi mi zannettin? Senin gibi kenarın dilberine onu yar etmem" der ve tabii ki olması gerektiği gibi çıngıraklı bir lalebelkıs kahkahası atar.

- AH-Hah-HAH-HA!!!

Ömer'in gözünden bir damla yaş süzülür; “Abla yuvamızın yıkma nolur!! Yalvarırım babamızı bize geri ver!! Babamızı geri verirsen sana biriktirdiğim bayram harçlıklarımı ve sapanımı vereceğim” der.

Şeyma'nın başı döner bayılacak gibi olur. Kulaklarında Lale Belkısın cehennemden yükselen kahkahaları yankılanırken gözleri kararır. Şeyma’nın eli karnındadır. Yere düşerken, aklından bir cümle geçer: "peki benim yavruma ne olacak?" kahkahalar.. Herşeyden sekiz tane görmekte, sekizi de başka bir yöne fırıldak gibi dönmektedir. annesi haykırır, haykırış iki ileri bir geri yankılanır:

- ŞEYYYYYYYYY-MAAAAAAAAĞAAAAAAAAAAAAA

Fonda Samime Sanay söylemektedir "biir ilkbaahar sebahı güneşle uyandın mı hiç çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç". Şeyma bayılmıştır hayallerinde Berkalp ile yemyeşil kırlarda ağır çekimde birbirlerine doğru koşturmaktadırlar.

2 yorum:

Yorumlar