19 Ekim 2007 Cuma

Terazi'nin dengeye yaklaştığı anlar

Terazi burcunda dünyaya gelenler 24 Eylül - 23 Ekim arasında, okullarının açıldığı, insanların tatilden işlerine döndükleri, bir taraftan tatil rehavetiyle sararan yaprakları hayran hayran izleyip, diğer taraftan yapılacak işlere en azından başlama arasında kararsız kaldığı bir dönemde doğmakla en büyük hatalarını yapmışlardır bir kere.

Terazi burcu insanlarını iyi tanımayanlar onların borderline kişilik bozukluğuna sahip olduğunu düşünür. Hal ve tavırlarına “şımarıklık” der geçerler, üstünde durmazlar, terazi burcu için ise bu durumları adeta bir lanettir. Genel olarak davranışları değişkendir, duyguları da sürekli değişir.


Terazi bir şeyi savunurken o kadar tutarlıdır, o kadar tutarlıdır ki onunkine zıt görüşü savunanlar bile onun görüşlerini kabul ederler zoraki bir biçimde. Terazi memnun mesut ayrılır oradan ve olaydan kısa bir süre sonra başka bir yerde az evvel savunduğu görüşün aksini de tutarlı bir biçimde savunur. Oradakileri de ikna eder, kendine hayran bırakır bir de üstüne.


Terazi burcu yalnızlığı da sever kalabalığı da. İkisini de aynı anda aynı yoğunlukta sever. Yalnızlığı sevmediğine kendisini inandırabilmek için tuhaf tuhaf kalabalıklara karışır oradan ahbaplar edinir kendisine. Sevgili olur, dost olur. bir akşam evinde Anima'dan "yağmurla gelen''i dinlerken çabalarının boşa gittiğini anlar, telefonda konuşana bunu belli etmez. Yalnızlığı özlediğini hisseder aniden, çalan telefonlara cevap vermez. Kalabalığı da yalnızlığı da aynı tutkuyla kabullenir, kendisine çağırır.

Terazi burcu insanı tepeden tırnağa ahenk içinde hareket eder, birilerinin onun izlediğine hazırlıklı, ondan beklenen davranışları sergiler. Onu gün içinde hayranlıkla ne mükemmel bir insan diye izlemiş olan kimse aynı akşam bir ağlama kriziznin ortasında yakalayıp neye inanacağını bilemeyecek denli kendinden kuşkulara düşebilir.

Bu burcun insanları aniden, sert, kesin kararlar alıp sıkılıncaya kadar büyük bir kararlılıkla uygular. Bu kararlılık geldiği gibi aniden silinip gidebilir. Terazi burcu sert kararlar alır. Ak ve kara arasında git gel halindedir, iki renk arasında salınır. Sadece iki renk mi zıtlıklar arasında gel gitler yaşar. Genelde huzur doludur, herkes huzurlu olsun ister. Sonra birden “ya ölelim ya uçalım” der. İki dakika sonra yine dengeye inanır.


Terazi burcu o kadar sever ki aşkından gözü kararır bir müdetliğin, derken bu acı ile de baş edemez. Sahiplenilmemeye inanır çoğunlukla ama arada sahiplenmeyi ister. Kıskançlıkta aniden sınır tanımaz sonra birden kıskanmaktan vaz geçebilir. Bazen sevgilim dediği insanın, kendisinden başka birine öylesine bakması bile bir terazi için on kaplan gücünde darbe hissi yaratır. Kıskandığını sevgilisine söylemez, böyle şeyleri söylemek kabalıktır onun için. İki gün sonra ondan ayrılırken de söylemez. Çok kibardır bu burcun insanları, söylemiş miydim?


Terazi burcu sevmek, ölesiye aşık olmak ister. Aşık olur. Aşık olunca ilk iş elindeki bu aşkla ne yapacağını bilemez. Bu yüzden ağlar, krizlere girer. Kendini tüketir. Terazi burcu birisi için ölebilmek ister ama hayat tatlıdır, böyle bir sonu kendisine yakıştıramaz.

"Tükürdüğünü yalamama" deyimini terazi burcu bir ata ortaya çıkarmıştır. Sözlerini geri alamaz, yazdığını silemez, bir daha da geri dönemez. "Dönerse senindir" geyiğine örnek teşkil etmez. "içiyle dışı bir olmama" deyiminin sözlük karşılığıdır. içi dökülürken gülümser. İçinde çocuk parkları kurarken ise tam tersi biçimde somurtur.


Resim yapar. Olmayan şeyleri çizer. Bilinmesini istemediği yerlerin üzerini boyar. Tablolarını satmaz, biriktirir. Paylaşıma inanmaz. Bu durum iletişime bile inanmamasından ileri gelir. Ruhunda yaşattığı realizme inanır, fakat varlığını asla inkar etmediği dengelenme ihtiyacı yüzünden pembe hayalli insanlarla dolaşır. “Lütfen biri beni bu kabustan uyandırsın'' der içinde çok cılız bir ses. Sabah uyandığında o sesi ve sahibini götürüp ücra bir ormana terk eder. Suçluluk duygusunun üstüne sifon çeker. Geceleri ücra ormana geri döner. Terazi burcu çok eskiden, ilk yarasını aldığında diğerleriyle olan tüm köprülerini yıkmış olsa da, zaman içinde yeni köprüler kurmak isteyen birçok insan olur çevresinde. Hepsine kendini sevdirir. Hepsini sevildiklerine inandırır. Bu köprüleri tekrar yıktığında anlaşılır temelinin sağlam olmadığı, yine de unutulmaz terazi, çünkü herkesin içinde biraz mazoşizm vardır. Terazideyse sadomazoşizm vardır.


Bir gün her şeyin daha iyi olacağına inanır. Bir gün her şey daha iyi olur, sonra her şey mahvolur. ''Bir gün her şeyin daha iyi olacağına, sonra herşeyin mahvolacağına'' inanır. Bu inancı yıkılmaz. Kendisine ait olan tek tutarlı inançı da budur.


Terazi kendini birine açtıktan sonra bir daha açık olmaya gerek duymaz. Telepati yeteneği olan biriyle sonsuza kadar mutlu yaşayabilir.


Terazi insanı dengesizdir. Bildiğin dengesizlik değildir onun dengesizliği. Öyle böyle değildir. Bir gün öyle bir gün böyle, sabah öyle akşam başka türlü. Karmakarışıktır, çözmesi çok, çok, çok zordur …

Terazi ister, elde etmek ister, ancak elde ettikten sonra, elde ettiği şeyin fazla önemi yoktur onun için.


Teraziyi mutlu görünüz, espri yapar güldürür, ama içinden ağlar, içine atar, hislidir, duygusaldır ama bunu belli etmenin acizlik olduğunu düşünür. İçine kapanık denebilir terazi içi, her ne kadar çevresi çoğu kişiden fazla dolu olsa da o kendisi ile olmak ister, kalabalık içinde yalnızları oynar.


Arar, düşünür bulamaz, neyi aradığını bilemez. belki de bilir ama bildiği şey işine gelmez.


Dengesizdir, zordur ama genellikler kibardır ve naziktir. İncitilmeyi sevmediği gibi, incitmekten de nefret eder. Çoğu zaman incitilmeyi, incitmeye tercih eder. Huysuz, şımarık ve tabi ki dengesiz...


Daha nice karışık özellik sayılır terazi için gariptir ki yine de sevilir. Arkadaş canlısı, sıcak kanlı, ince kişilerdir fakat bazen kendileri gibi davranmaktan kaçınır rol yapmayı tercih ederler. İçlerindeki iyi huyu herkese göstermek istemezler ve içlerindeki güzelliği görmek için çok çaba harcamak gerekebilir ama değebilir. Duygusal ve kırılgan bir yapısı vardır. Genellikle sessiz kalarak da tepki verebilir zira kavga ve patırtıdan nefret eder.
Kendi burcumu anlatayım dedim.

18 Ekim 2007 Perşembe

Vladimir'i takdimimdir;


Vladimir gayretli bir vatandaştır; oraya buraya koşturur, müzikten, edebiyattan anlar, sinemadan haz alır,  radyo tiyatrolarını pek bir sever. Piyes izlemeye dayanamaz, daralır, yarıda çıkar.  Konuşmasını sever, dinlemesini de sever, lakin bir yere kadar. Susmasını da sever. Düşünmeye bayılır, saatlerce düşünebilir, düşündüklerini belli etmeyebilir. Gidişata endişelenip vatanı kurtaracak gibi olur bazen ama dikkatini dağıtacak şey boldur: Bir bloga tadanır, yazar, bozar, sıkılır kendi yazdıklarından, yazdıklarını tek tek siler, sıkılmayacağı şeyler yazar. Sonra sözlüklere dalar, orada saçar döker bildiklerini, az didişir, çokça neşelenir, heveslenir, hevesi söner. "Adaaaam sen de" diyecek olur, bir yutkunur, demez. Öyle şeyleri yakıştıramaz kendisine. Ama ille de müzik der, yaptığı tüm garipliklere yirmi dört saat mutlaka bir müzik eşlik eder, aynı eseri üç kereden fazla dinleyemez, çok dinlemek isterse bilgisayarlar sağ olsun, keser, biçer, ekler kafasına göre ve bir kaç kez daha dinler. Sıradan ve garip adamlardandır vesselam vatandaş Vladimir.